Davranış Bozukluklarında İlaç Kurtarıcı mıdır?

Yazıyı okumadan cevap arayanlar için:) Hayvanlarda görülen davranış bozuklukları ya da psikiyatrik hastalıklarda ilaç kullanmak mümkündür.

Yazının bu kısmı da neden mümkündür, gerekli midir, hangi hallerde gereklidir sorusuna cevap arayan okuyucular için.

Kazanılmış, yani dış etkiler(insan ilişkileri, travma, sadist bir olay) ya da organizmanın kendi iç stres nedenleri(yalnız kalma hissi, herhangi bir hastalık) gibi nedenlerle ortaya çıkan durumlarda sentral sinir sistemi(beyin)’de oluşan mediyatörlerdeki değişiklikler gibi durumlarda dahi tek başına davranış terapisi, bu konunun uzmanı tarafından bilimsel metotlarla uygulandığında ilaçsız tedavi mümkündür. İlacı bu kısımda tedaviye dahil edilmesi hekimin vereceği karara göre uygulanmalıdır. İlaç tedaviyi hızlandırabileceği gibi bu konuda yeterli bilgisi olmayan ya da yanlış ilaç seçimi yapan bir hekim tarafından verilen ilaç davranış terapisini olumsuz etkileyebilir. Fakat konunun uzmanı tarafından reçete edilen uygun ilaçlar tedaviyi hızlandırıp, sonuç alma oranını arttırdığı bildirilmektedir.

İlaçların bu durumda etkisi hastayı, terapistle senkronize çalışmaya uygun kılar, bir nevi işbirliğine ikna eder. Fakat hayvanlarla iletişime geçmek insanlardan çok daha kolay olduğu düşünülürse, çünkü hayvanlarda insanlar kadar komplike canlılar değillerdir, ilaçsız tedavilerde de sonuca ulaşmak mümkündür. Bu durumun, biz veteriner hekimlerin avantajı olduğunu düşünürüm her zaman, canlının biyolojisine doğrudan müdahale etmeden, onunla iletişime geçerek, doğru ve yanlışları öğretmek her zaman çok daha kalıcı ve doğru sonuç almamıza imkan tanır. Doğru yapılan davranış terapisi, başlangıçta düzensiz olan nöromediyatörlerin de düzenli bir hale gelmesine yardımcı olacaktır.

Tek başına ilaçla yapılan davranış bozukluğu tedavisini, gemiden düşmüş bir yolcuya can simidi atılmasına benzetiyorum, yolcu çekilmek için hazırdır fakat onu gemiye çekecek biri olmalı, çekerken ne yapması gerektiğini, ne yapmaması gerektiğini gösteren bir kılavuz olmalıdır. Eğer kılavuzu yoksa can simidiyle birlikte seyahatini tamamlar…

Sonuç olarak, davranış teapisi davranış bozukluğunun olmazsa olmazıdır, bununla birlikte gerekli durumlarda psikiyatrik ilaçlar da tedaviye yardımcı olarak eklenebilir.

Veteriner Hekim Gökhan DURUKAN

 

 

 

 

Türk Çoban Köpeği Kangalın Davranış Özelliklerine Genel Bir Bakış

1988 yılında 331 numara ile FCI’a kaydı yapılan Kangal köpeğinin davranışı ile ilgili
standartlar federasyon tarafından; agresyonsuz, cesur, kararlı,sadık, bağımsız, çok zeki,
gururlu ve kendinden emin, sahibine itaatkar ve sadık, yabancılara karşı kuşkuyla yakalaşan bir ırk olarak belirlenmiştir.
1995 yılında AKC (American Kennel Club)’e kaydı yapılan ve 1998’de görev köpeği –
sürü koruma köpeği- sınıfına alınmış olan kangal köpeğinin davranış özellikleri AKC tarafından şu şekilde belirlenmiştir: Dikkatli ve zeki, sakin, sadık, itaatkar, iç güdüsel olarak koruyucu, yüksek oranda teritoryal, cesur ve adaptasyon kabiliyeti yüksek.
Yaklaşık 40 yıldır Kangallar üzerine çalışan KDCA (Amerikan Kangal Kulübü) üyesi D.D.
Nelson, kangal köpeğinin özellikleirnin tipik sürü koruma köpeği özelliklerini kapsayan yerli yersiz agresyondan sergilemeksizin cesur, kararlı, bağımsız, dayanıklı, sakin, sadık, uyanık, kolay eğitilebilir olarak ortaya koymuştur.

Makalenin devamı için lütfen tıklayınız.

Sokak Hayvanları Refahı Kongresi Hakkında

Kongre ve sokak hayvanları hakkında düşüncelerim:

Sokak hayvanlarının geçmişi bilmeden bu konu üzerinden düşünmek çok yersiz oluyor, özellikle İstanbul’daki sokak hayvanlarının kayıt altına alınmaması nedeniyle geçmişten günümüze nasıl bir gelişim gösterdiği sayısal olarak ifade edilemese de, sokaklarımızda köpek ve kediler normalin üzerinde bir şekilde artış göstermiştir. Bunun farklı soysa ekonomik, eğitim ve kültürel olarak bir çok nedeni vardır.
Temel olarak coğrafyamızda ve kültürümüzde hayvan sevgisinin varlığı konusunda bilgi edinmek için özellikle yönlü olmaması nedeniyle Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Catherine Pinguet’in İstanbul’un Köpekleri adlı kitabını okumalarını öneririm.
Kongreye gelecek olursa, bir çok akademisyen, hayvan hakları konusunda çalışma yapan sivil toplum kuruluşları, toplum sağlığı konusunda çalışan veteriner hekim ve tıp hekimleri, ekoloji ve kentleşme açısından hayvanların yaşam alanını değerlendiren mimar bey ve kamu kuruluşları temsilcileri ve yerel yönetimlerin ortak katılımıyla farklı açılardan bakılması sağlandı.
Sokak hayvanlarının birini bile daha sağlıklı ve mutlu yapacak her girişimi desteklediğimi belirtmek isterim.
Fakat maalesef daha çok çalışılması gereken hassas bir konu, sokak hayvanları düşünülürken, kediden köpeğe, ata, eşeğe, sincapa, kirpiye, yaralı martıya, hatta mekanını yitiren karıncaya kadar düşünülmesi-karıncayı abarttığımı düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz ve mimar beyin sunumunu kaçırmış olduğunuzu üzülecekseniz- gereken bir durum ve bu durumu çözerken mutlaka hayvanlar açısından bakılmalı ve onlar merkeze alınmalı, ne yerel yönetimler, ne kamu kuruluşları, ne kentleşme, çünkü onlar oradaydı ve biz burayı kendimize göre dönüştürürken onları görmezden geldik ve bunun öz eleştirisini yapmalıyız.
Bu konuda çok güzel çalışan belediyeler, veteriner hekimleri, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerin hakkını da kesinlikle yememek lazım ama tüm bu mekanizmaları medeni seviyeye getirmek ve hatta bence kendi hayvanımız orada yaşasa, orada sağlık hizmeti alsa vs gibi empati kurarak düzenlememiz gerekli.
Sorun var ise çözümü de vardır. Sorun hayvanlarının yaşama hakkı sorunudur ve mutlaka çözülmelidir.

Veteriner Hekim Gökhan DURUKAN

Kongre ile ilgi detaylara ulaşmak için lütfen tıklayın.

Köpeklerde Davranışsal Gelişim

Kurucu başkanlığını yaptığım İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Köpek Psikolojisi ve Eğitimi Kulübü’nün mevcut yönetimindeki arkadaşlarımın daveti üzerine 24.11.2015 tarihinde meslektaş adayı arkadaşlarımıza ”Köpeklerde Davranışsal Gelişim” adlı seminerimiz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.