Petinfo Ocak 2017 Sayısı Yazım: Davranış bozukluklarının önlenmesi “En mükemmel tedavi”

Modern hekimlikle tüm hastalıkların ve rahatsızlıkların tedavisinden çok bu durumların ortaya çıkmasının önlenmesi amaçlanmaktadır. Hastalık tedavisi yıpratıcı, masraflı ve zaman alan bir süreçtir. Bu nedenlerle davranış bozukluklarının önlenmesi de veteriner hekimlikte çok önemli bir süreçtir.

Veteriner hekim, kliniğine başvuran dostlarının hastalanmaması için onları korumaktadır. Bunun için aşılamalar yapmakta, bazı öneriler vermekte, yapılması ve yapılmaması gereken durumlar için ufak dostlarımızın ailesini bilgilendirmektedir.
Davranış bozukluklarını oluşturabilecek etkenler ve durumlar bilinerek bu bozukluklara sebep olacak durumların ortadan kaldırılması ve dört ayaklı dostlarımızın bu durumlarda uzak tutulması amaçlanmalıdır. Planların her hayvan türü için ayrı düzenlenmesi gerekir, kediler ve köpeklerin farklı bir davranış bozukluğu önleme sürecinden geçmesi ve uyulması gereken kurallara tabi tutulması önemlidir.
Kedi ve köpekle yeni yaşamaya başlayan aileler için ilk uğrak noktalar veteriner klinikleri olmaktadır. Veteriner hekimden alınacak bilgiler bu nedenle çok önemlidir. Veteriner hekim, aileye yeni bir hayvanla yaşama hakkında bilgi vermelidir. Burada en önemli nokta ailenin hiçbir konu hakkında bilgisi yokmuş gibi bilgi verilmesi gerektiğidir. Üzerinde durulması gereken noktalardan önemli olanları tüm canlılar ve insanlarla sosyalleşme gerekliliği, hayvanlar hakkında aileler için yazılmış materyal, sosyal medya ve görsel içerikler listesi, hayvanlarına nasıl güvenli ve huzurlu bir ortam sağlamaları gerektiği, ev ortamında kısıtlamalar, box eğitimi ve ev içi kontrolün sağlanması, tuvalet/tuvalet kabı eğitimi, oyun ve egzersiz rutini, kontrolsüz ve yaralayıcı davranışların nasıl önüne geçileceği ve ödül eksenli eğitim ve istenilen davranışların şekillendirilmesi ve temel bakım ihtiyaçlarının hayvana tanıtılması gibi öncelikli konular hakkında bilgi verilmelidir. Bunların bir seferde yapılması zorunlu olmamakla birlikte gelişim periyoduna uygun olması ve geç kalınmaması önemlidir.
Kedi ve köpeklerde sosyalizasyon dönemleri farklıdır. Kedilerde 2-7/9 haftalar, köpeklerde ise 3-12 haftalar arası sosyalizasyon dönemi olarak bilinmektedir. Bu dönem içerisinden olumlu takviyeler ve sistematik bir yol izlenerek canlının hayatı boyunca karşılaşabileceği canlı ve cansız uyaranlara karşı onu hazırlamak ve alıştırmaktadır. Bu dönem her tür için belirli özellikler gerektirmekle birlikte, ailenin de yaşam tarzı dikkate alınarak değişiklikler eklenmelidir

Gelişimlerini en uygun şekilde olması için nasıl bir yol izlemeliyiz?
Hasta sahiplerinin beklentilerini karşılayacak tür ve ırk seçimi yapmaları gerekir. Bu ne demektir, sportif bir yaşam tarzı olan bir aile, ilerde kalp problemleri sık görülen bir ırk olan malta terrieri seçmemeli daha hareketli ve eklem problemleri daha az görülen ırklardan olan border collie ya da jack russel terrier seçimi yapmalıdır. Ev için köpek seçilecekse, evde yetiştirilmiş ve bu konuda sorun yaşamamış annelerin yavrularına ulaşmaya çalışılmalıdır. Yavru seçimi tamamladıktan sonra sosyalizasyon döneminin tamamlanmasından önce, insanlarla ve diğer canlılarla etkileşime geçmesi için fırsat sağlanmalıdır. Köpeğin kendi türüyle iletişimi için 7-8. haftalar idealdir. Bu dönem korku dönemi öncesi olduğu için teşvik etmek daha kolay olacaktır. Kedilerde ise bu alıştırma uygulamaları 7-9 haftalar arasında yapılmalıdır. Hayatlarının ilk aylarında değişik uyaranlar ve çevresel etkenlere alıştırılmalıdırlar. Hayvanların ilerleyen yaşlarda maruz kalabileceği, ancak şu anda çevrede bulunmayan tüm insanlar, hayvanlar ve konumları göz önünde bulundurulmasını sağlayın ve bunlara alıştırılma uygulamaları yapılmasını isteyin. Çocuklara, yaşlılara, fiziksel ve davranışsal olarak aile üyelerinden farklı olan insanlarla temas edilmesine özen gösterin. Aşırı derece korku vereceğini düşünülen durumlardan ve maruz kalmalardan kaçınılmalı, hayvan ortaya çıkarttığı korku belirtileri için izlenmeli ve tüm çalışmaları ve karşılaşmaları olumlu olmasını sağlanmalıdır. Olumlu ilişkilendirme için oyuncak ve ödül kullanılması yararlı olacaktır. Kontrollü bir ortamda erken eğitim ve sosyalizasyon için köpek ve kedi yavruları için düzenlenmiş sosyalizasyon sınıflarını ya da eğitimlerinin profesyonelliğinden yararlanmalarını sağlanabilir.

Ergenlik ve yetişkinlikte neler yapılmalı?
Yeterli sosyalliği kazanmış bir hayvanın, ileriki dönemlerde de hayatı, bu dönemi eksik geçirmiş yaşıtlarına göre çok daha keyifli geçmekte ve davranış sorunları daha az görülmekte. Sosy alizasyon dönemi sonrasında da dikkat edilmesi gereken durumlar vardır. Hayvanın eve alışması, kendi rutinini oluşturmaya başlaması bu dönemlerde olmaktadır.
Evde ya da bahçe ortamında yaşayacak hayvanımızın türüne ait gereksinimlerini yerine getirebilmesi için ona uygun bir ortam hazırlamalıdır. Bu ortamda olması gereken tür için gerekli materyaller ve koşullar sağlanmalı, bireyin büyüklüğü, yaşı, cinsiyeti, sağlık durumuna göre değişkenlik göstermelidir. Köpekler için evde istirahat ederken kullanabilecekleri yer yastıkları olması, koltuklara çıkmasını önlemek için idealdir. Kediler için ise ev ortamında özel alanlarının yaratılması, kendilerini güvende hissetmeleri ve bizlerden dahi rahatsız olduklarında özel yaşantılarını sürdürebilecekleri korunaklı bölgeler yaratılması stresle mücadele edilmesi için önemlidir. Kediler için bu alanlar, ev içerisinde kediler için yapılan kedi ağaçları, kutuları gibi özel bölgelerdir.
Bu alanlara ek olarak köpekler için av niteliğinde olan içine gıda konulabilen oyuncaklar köpeklerin av güdüsünü teşvik edip onu kullanacağı için zihinsel olarak oyalanmasına yardımcı olur, diğer seçenekler ise, kemikler ve çiğneme oyuncaklarıdır. Bunun haricinde köpeklerin dış ortamlarda, tenis topları ve oyuncak içinde gıdaları bulma oyunları da zihinsel gelişimleri için önemlidir
Kedilerde ise ev ortamında tırmanma rafları, tüneller, saklanma ve dinlenme alanları oluşturulması çok daha az strese girmelerine imkan verecek ve davranış problemlerinin önlenmesine katkı sağlayacaktır. Özellikle kedilerin avlanma güdülerini tatmin etmeleri için tırmalama tahtaları kullanması, kendilerine olan güvenlerini artıracaktır. Hareketli küçük oyuncaklar da fare avını andırdığı için kedilerin zihinsel olarak oyalanmasına yardımcı olmaktadırlar.
Fiziksel aktiviteler, canlıların enerjilerini atmaları için olmazsa olmazlardır. Burada önemli olan bir rutinin olması, belirli bir gün aralığı olması ve gün içerisinden birden fazla belirli sürelerle yapılıyor olması önemlidir. Sadece haftasonunu ya da haftanın bir iki günü tüm haftayı telafi edecek aktiviteler yapmak yetersiz olacaktır, önemli olan günde 1-2 kez ve haftanın 4-5 günü 20-25 dakikalık değişik, hayvanınızın ve sizin keyfini yerine getirecek uygulamalar planlamaktadır. Özellikle köpekler için farklı parkalar ve sokaklarda yürüyüşler yapılması, rotaların değiştirilmesi, yakala getir, frisbi, koşu, yüzme, çeviklik parkuru gibi etkinlikler hem fiziksel hem de zihinsel tatmin sağlamaktadır.
Bunlarla birlikte sosyal etkinliklere de dahil edilmeleri, kendi türlerine özel davranışları pekiştirmeleri ve sosyalliklerini sürdürmeleri için önemlidir. Burada önemli olan, arkadaş olarak seçilecek bireylerin, davranışsal ve fizyolojik olarak sağlıklı olmalarıdır. Hem diğer bireylerden sağlığı tehdit edecek bulaşıcı hastalıkların alınmaması hem de davranışsal olarak hayvanınızın zihnini karıştıracak durumlara meydan vermemek için kontrollü sosyalleşmelere izin verilmesi önemlidir.
Bunlara ek olarak, köpekler ya da kediler bizlerden farklı türlerdir. Bazen aramızda iletişim sorunlarına bağlı olarak gerginlikler olabilir. Bu gerginlikleri onların vücut dillerini iyi okuyarak ve yaşamsal ihtiyaçlarını anlayarak cevap verdiğimiz sürece aramızdaki ilişkilerin olumsuz yönde değişmesi önlenmektedir. Fakat onları anlamak yerine başımızdan atmak için durumu geçiştirmek gibi yanlış yaklaşımlarda bulunulduğumuz sürece üstü örtülen sorunlar daha sonra çok daha büyüyerek ailelerin karşısına çıkmaktadır.
Veteriner hekim olarak, aile ile hayvanın ilişkisi klinik ziyaretlerinde çok iyi gözlemlenmeli, yanlış bir ilişki, ileride kötüye gidecek bir davranış başlangıcı ya da sorunlu bir aile-hayvan ilişkisi gördüğümüzde bunu aileye uygun bir dille anlatmamız ve bunun için uygun çözümler sunmamız gerekmektedir.

Veteriner Hekim Gökhan DURUKAN

Petinfo Dergisi Ocak 2017 Sayısı‘nda yayınlanmıştır.

Petinfo Aralık 2016 Sayısı Yazım: Hayvanlarda Psikolojik Bozukluklara Yaklaşım

Dünyamıza çok daha fazla temas eden hayvanların, doğal davranış özellikleri ve davranış bozuklukları, zihinleri, psikolojileri gibi özellikleri çok daha fazla önemsenen ve sorgulanan bir unsur olarak karşımıza çıkmaya başladı.

Davranış özellikleri mesleğimizde hayvanlarının hastalıklarını anlamak için önemli bir veri kaynağı sunmaktaydı, peki ya anormal olan bir davranışın fizyolojik bir bozukluk dışında psikolojik bir bozukluğun da haberci olamaz mıydı? Bu sorunun cevabı veteriner psikoloji biliminde gizli. Bu gizemin kapıları 20. yüzyılın ortalarında bilim insanları tarafından aralanmaya başladı. Hayvanların normal davranış kalıplarının ve nedenlerinin ortaya çıkarılmasıyla birlikte, bozuk olan davranışlar konusunda görüş birliği oluşturulmaya ve bu bozuk davranışların nasıl düzeltileceği konusunda çalışmalarla bu gizin kapıları aralanarak, veteriner hekimlik alanında tüm dünyada önemli bir disiplin olarak algılanmaya ve uygulanmaya başlandı.

Veteriner Hekim Davranış Bozukluklarında Nasıl Bir Yol İzlemeli?
Hasta sahipleri tüm problemleri için veteriner hekimleri bir çözüm bulucu olarak görmektedir, bu problemlerde, hayvanların tuvalet kabından, giysisine, çiftleşme zamanı gelmiş bir hayvanın bulacağı eşe kadar geniş bir alan vardır. Hayvan sahipleri hayvanlarının psikolojik ve davranış sorunlarında da haklı olarak biz veteriner hekimlere danışmaktadırlar.

Mesleğimizin tamamen içinde bir alan olan davranış bozukluklarının çözümünü yine bu konuda eğitimli ve deneyimli meslektaşlarımızla konsülte ederek ya da yönlendirme yapılarak çözülmesi gerekmektedir. Meslek dışı eğitmenlere, kendini davranış uzmanı olarak tanıtan şahıslara yönlendirme yapmak hastalarımızın çok daha içinden çıkılmaz bir duruma düşmesine neden olmaktadır.

Tanıya Giden Yol
Veteriner hekimlikte tanı hekimler için olmazsa olmazdır, tanı konmadan yapılan her işlem zifiri karanlıkta hedefsizce koşmak gibidir. Psikolojik ve davranış bozukluklarında tanı için geliştirilmiş özel anamnez yöntemleri, davranış testleri ve davranış gözlemleri mevcuttur. Bunlara ek olarak veteriner hekim gerek duyarsa hemogram, kan biyokimyası, tomografi, EEG ve sindirim enzim testleri gibi geniş bir yardımcı kaynağı kullanabilir.

Veteriner hekim, davranış muayenesini hastanın davranış bozukluklarını gösterdiği ortamda yapması tanı için zengin bilgi elde etmesine katkı sağlamaktadır. Anamnez sırasında hasta sahibinden alınan bilgilerin değerlendirilmesinde yanıltıcı bir gözlem olabileceği göz ardı edilmemelidir. Veteriner davranış muayenesinde kullanılmak amacıyla geliştirilmiş ve özelleştirilmiş psikolojik testlerin kedi ve köpekler için ayrı ayrı hazırlanmış olması önemlidir. Çünkü kedi ve köpekler birbirinden farklı türü temsil etmekte ve etolojik olarak birbirinden ayrı davranış kalıpları sergilemektedir. Bununla birlikte davranış bozukluğuna götüren etkenler de bir çok noktada bu iki tür için ayrı etki gücüne sahiptir. Anamnez ve psikolojik/davranış testleri sonrasında konulan tanıyı destekleyecek, hastalıkların ayırıcı tanısı ortaya çıkaracak özel testler ile tanı güçlendirilmelidir. Ayırıcı testler birebir davranış gözlemlerine ve testlerine dayandırılmalı, hasta sahibi bilgisi ve etkisi en aza indirilerek yapılmalıdır.

Hekimin tanısı sayısal veriler ile ortaya konulabilir olmalıdır, bu sayede tedavi süresince bu sayısal verilerdeki değişiklik takip edilebilir olmakla birlikte veteriner hekimin hasta sahibi ve hastasına karşı sorumluluğu için önemlidir. Unutmayalım ki ünlü bilim insanı Leonardo Da Vinci ”Matematiksel olarak gösterilemeyen hiçbir çalışma gerçek bilim sayılamaz” demiştir.

Tedavi için Seçenekler Nelerdir?
Tanımızı gözlemler ve matematiksel olarak ifade edilebilir şekilde ortaya koyduktan sonra, tedavi için en uygun bilimsel metotlara karar verilmeli, verilen kararın hastaya ve hasta sahibine uygunluğu gözden geçirilmeli ve sonuç olarak hastaya ve hasta sahibinin de tedaviye katılımını güçlendirecek ve sonuca en net olarak yaklaştıracak tedavi planı seçilmelidir. Bu planı yaparken ve seçerken, şu her zaman tedavinin başarısı için göz önünde bulundurulmalıdır. Davranış tedavisinde üç ayaklı bir masa söz konusudur, masanın yıkılmadan dengede durması için veteriner hekim, hasta ve hasta sahibi bu ayakları oluşturmakta ve tedavi bozulmadan ilerlesin diye üstüne düşen görevleri yapmak zorundadır.

Veteriner hekim hem kendisinden hem de hastasından sorumludur ve bu iki ayağın başarısı onun elindedir. Çünkü hayvanlar doğru ve sistematik bir şekilde etkileşime geçildiği takdirde, istenilen davranış kalıbını öğrenmeye açıktırlar Burada önemli olan veteriner hekim olarak sizin yaklaşımınızdır. Fakat hasta sahiplerinin de tedavi planına mutlaka katılması ve sorumluluk alması gerekmektedir ki üçlü masa ayağıyla dengede olunabilsin. Veteriner hekim tanıya, hastaya, hastalığın özelliklerine göre davranış terapisi, medikal tedavi, tamamlayıcı tedavi (feromon ve gıda) gibi yolları seçebilir. Tedavi seansları süresince hasta sahibi gerekli zamanlarda ev ödevleriyle hastaya uygun yaklaşımı öğrenmesi konusunda bilgilendirilmeli ve teknikler öğretilmelidir.

Tedavinin Başarısı Nasıl Değerlendirilir?
Davranış bozukluklarında ve psikolojik rahatsızlıklarda tedavinin başarısı, davranıştaki normale yakınlaşma ve bozuk davranışların tekrar gözükmemesiyle birlikte, hastanın ve hasta sahibinin daha sonra oluşan davranış sorunlarının engelleyebilme ve onlarla başa çıkabilme yetisi kazanması tedavinin başarısı için en önemli unsurlardır.

Sonuç olarak;

Tüm bu veriler ışığında ve yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde, bu unsurlardaki genel başarı seviyesinin yüksekliği tedavi planında davranış terapisinin yer almasının önemini bize göstermektedir. Sadece ilaç tedavisi ya da destek tedavi ya da bu konuda yetkin olmayan kişilerle yapılan çözüm arayışlarında bu unsurların düşük olması da başarısız olan davranış tedavilerindeki eksikliğin bilimsel yaklaşımdan uzak ve uygun olmayan tedavi planlarına bağlı olduğunu göstermektedir.

Cevap alınamayan tedavilerden yorulmuş, stresli bir hasta sahibinin de hastamızı olumsuz etkileyeceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle gerekirse hasta sahibinin de bu stresli durumdan çıkması için profesyonel bir destek alması konusunda bilgi verilmesi tedavi açısından olumlu olacaktır.

Davranış tedavisinde, her seansta hastanın olumlu yönde gidişatı, hasta sahibinin ve hastanın motivasyonu etkiler. Özellikle başarısız kişilerin denemelerinden çıkarak bizlere gelen hastalarda mutlaka hastayı rahatlatıcı ve hasta sahibinin motivasyonunu yükseltecek uygulamalara gidilmesi esastır. Bu nedenle, davranış tedavisini yapan hekimin mutlaka her durum için hastayı kontrol altına alıp onu rahatlatacak uygulamaları birincil olarak kullanması, motivasyonu yüksek tutup, hasta sahibinin ve hastanın tedaviden uzaklaşmasını engeller ve tedaviye giden yoldaki tüm olumsuz etmenleri uzaklaştırmış olur.

Veteriner Hekim Gökhan DURUKAN

Kaynak: http://www.petinfodergi.com/diger/hayvanlarda-psikolojik-bozukluklara-yaklasim/Petinfo Dergisi