Köpeklerde Hiperaktivite ve Bağırsak Sağlığı

Genel kaygı ve sese karşı duyarlılık ve uyarılabilirlik düzeyinin düşük olması köpeklerde sıklıkla görülen bir davranış bozukluğudur. Hem köpeğin hem de sahibinin refahına olumsuz etki yaratır.

Davranış problemleri ve davranışın oluşumu hem kalıtımsal hem de çevresel etkilerin altındadır.hyperactive-dog

Metobolizma ile ilgili ileri araştırmalar, biyolojik durumlarla ilgili yeni durumların öğrenilmesine katkı sağlarken, davranış hakkındaki kalıtımsal etkilerin de önemini ortaya koyuyor. Hiperaktiviteli köpeklerde yapılan yeni pilot araştırmalarda normal olmayan kan biyokimya değerlerinin, davranış bozukluklarında tanıya değerli bir yardımda bulunuyor.

Kan biyokimyası değerlendirilmelerinde, alman çoban köpeklerinde yapılan araştırmada düşük fosfolipid seviyesine sahip köpeklerde hiperaktivite görülmesi arasındaki olumlu ilişki ortaya kondu.

İnsanlar üzerinde yapılmış geçmiş çalışmalarda da düşütam-kan_222x240k lipid ve yağ asidi düzeyleri ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu arasındaki ilişki bilinmektedir. Köpekler üzerinde yapılan çalışmada insanlardaki çalışmalar için de iyi bir referans ölçücü olabileceği söyleniyor.

Köpeklerin Davranış Sağlığı İçin Bağırsak Sağlığının Önemi!

Çalışmada bulunan önemli bir bulgu ise, triptofan düzeyi ile hiperaktivite arasındaki negatif bağlılık, triptofan bir esansiyel amino asittir. Dışarıdan alınan yiyecekler vasıtasıyla bağırsaklara gelir ve burada bağırsak bakterileri ile işlenerek, protein yapılması için kullanıma hazır hale getirilir. Bağırsağın sağlığının önemli bir göstergesi bağırsak florasının yani bağırsak bakterilerinin varlığıdır.

Bu bilgi, bağırsakta bulunan bakteri kolonilerinin farklılıkları ile hiperaktif ve normal köpeklerin, bağırsak sağlığı ve beyin arasındaki ilişkinin önemine ışık tutmaktadır.

Bağırsak sağlığı, nörotransmitter yapımını etkiliyor, bu sayede sağlıklı ya da bozuk davranış gösterilmesine etki ediyor. Bu ilişkinin tersi de önemlidir, stres ve kaygı durumunda salgılanan hormonlar(kortizon), bağırsak florasının bozulmasına neden olur. Sonuç olarak bahsedilen çalışma, hiperaktivitenin nedeni mi yoksa bir sonucu mu olduğunu söylemek kolay değildir. Yapılacak yeni çalışmalar da bu sonuçların netleşmesine katkı sağlayacaktır.

Kaynak: https://www.sciencedaily.com

Veteriner Hekim Gökhan DURUKAN

Köpekler Neden Saldırır Semineri @İÜ Veteriner Fakültesi

Sokak Köpeklerinin Davranışları ve Kontrolü Eğitim Semineri kapsamında 2. oturumuzda konu başlığımız ”Köpekler Neden Saldırır”dı.

İÜ Veteriner Fakültesi’nde sunduğumuz seminerde, öğrenci arkadaşlarımızın konuya ilgisine ve Köpek Psikolojisi ve Eğitimi Kulübü Yönetimi’ne ve yeni Kulüp Danışmanı  Dr.Alper Bayrakal’a başarılar diler, teşekkür ederiz.

3. seminerimiz olan  ”Saldırılardan Nasıl Korunuz” da görüşmek dileğiyle.

 

Veteriner Hekim Gökhan DURUKAN

Köpeklerde Uygulamalı Beden Dili

Pratikte köpeğinizin ve diğer köpeklerin beden dillerini anlamak için güzel çizimler. Umarım tüm köpek dostlarına ve meslektaşlarıma faydası olur.

ceviri-foto-2

Saldırgan köpek beden dili

ceviri-foto-1

Saldırgan köpeklerde sosyal alanda alınması gereken önlemler

ceviri-foto-4

Korkan köpeklerin beden dili

ceviri-foto-3

Sosyal bir ortamda köpeğiniz korkarsa

Fotoğraflar IAABC sitesinden çevrilmiştir.

Vet.Hekim Gökhan DURUKAN

Bir insanın ilk arkadaşı olmak!

thedodo.com internet sitesinin haberinde, otizmli bir ufaklığın, ilk arkadaşlığını rehabilitasyon merkezindeki köpekle kurduğu haberi yayınlandı.14670604_1359603430719559_1631371118711813473_n

Köpeklerin dünyada uzun süredir, rehabilitasyon çalışmalarında profesyonel olarak kullanıldığını biliyoruz. Ülkemizde de bununla ilgili çalışma yapan meslektaşlarımız ve terapistlerin de varlığı bizim için bir umut. Özellikle özel ilgi gerektiren bu alanda çok daha fazla köpekli terapilerin yaygınlaşmasını gönülden diliyorum.

Niehaus oğlunun Tornado isimli G.Retriever ırkı terapi köpeğiyle arkadaşlığına verdiği tepki ise gerçekten unutulmayacak türden.

Otizmle ilgili Tohum Otizm Vakfı‘nı inceleyebilirsiniz.

Kerevitler de anksiyete yaşıyor!

Tatlı su ıstakozu olarak da bilinen kerevitlerin anksiyete yaşadığı bilim dünyası tarafından ortaya konuldu. Konu hakkındaki eleştirimi yazının sonunda okuyabilirsiniz.

Yayını yapan bilim insanların bildirisinde aşağıdaki ifadeler yer almaktadır.

”Bizler memelilerin ve üst düzey omurgalı canlıların sadece anksiyete yaşadığını düşünürdük.

Bir çalışmada kerevitler labirentlerden siyah ya da beyaz alanda ilerlerken, siyah alana girdiklerinde stres oluşturacak düzeyde elektriğe maruz bırakılmışlardır ve sonrasında elektrik verilmediğinde dahi siyah alana giren kerevitlerde stres hormonları ortaya çıkmış ve siyah alana girmek istememişlerdir.

Maruz kalmış ıstakozların, dinlendikten sonra insanlarda da kullanılan anksiyolitik ilaçlar verildiğinde, siyah alana girmekte tereddüt yaşamadıkları ve stres belirtileri göstermediği görülmüştür.

Stresli hayvanların beyninde anksiyetede etkin nörotransmitter olan serotoninin arttığı görülmüştür, kontrol grubuna da serotonin verildiğinde onlarda da stres davranışları görmek mümkündür.

Bu omurgasız canlılarda da anksiyetenin ilkel belirtileri ile omurgalı canlılardaki üst düzey anksiyete belirtileri ortak noktalar taşımaktadır.”

Not: Bu tarz bilimsel çalışmalardaki elektriksel iletimler, hayvan deneyleri etik kurullarının belirlediği acı ve fiziksel şiddet içermeyen, sadece stres yaratan, gürültü, nahoş koku vb gibi etkilerden farklı olmayan etkilerdir. Bu konuda çok hassas olduğumu belirtmek isterim. Hiç bir canlının acı çekmesinin kabul edilebilir bir durum olmadığı düşünüyorum.”

Kaynak: http://science.sciencemag.org/

Veteriner Hekim Gökhan DURUKANnarrow_clawed_crayfish